Hayallerimiz yıkıldı bizim, mutluluklarımız kalmadı. Her saniyemiz ızdırap ve isyan oldu. Her şey bitti bizim için. Adil olmayan bir şekilde son buldu hayatımız. Ne yaşamanın anlamı var ne ölmenin ne de öte dünyanın. Olmas imkansız hayalin ve çaresizliğin içinde artık tek yapabileceğimiz bu rezil hayata bir son vermek.
Adaletsiz dünyanın kollarında nice insan adaletsiz bir hayat yaşıyor. Gözünü dünya hırsı bürümüş insanlık dünyayı diğerlerine zehir ediyor. Bu adaletsiz düzen ve onun uşakları dünyanın yaşanılır bir yer olmasını engelliyor. Ancak tüm bu adaletsizlikler kendi isyancılarını, kendi mezar kazıcılarını yaratıyor. Ve aydınlanmış insanların öfkesi, bu dünyayı yaşanılabilir hale getirmese de YIKIMla bu dünyadan intikamını alacak. Ve tanrı, bu öfkenin fırtınasıyla yokolacak.
Mesele haksız yere ölen veya acı çeken insanlara üzülmemek değildir. Mesele, tüm bunlara rağmen dünyanın düzenine karşı olmayan, aydınlanmayan ve kendi kaderlerini çizen insanları kaderlerine terk etmektir.
İnsanlar görmezler, duymazlar, hissetmezler ama bir tanrının varlığına şüphesiz inanırlar. Görürler, duyarlar, hissederler ama dünyanın gerçeklerine asla inanmazlar. Böyle çelişkili ve aptal bir toplumda yaşıyoruz.
Varlık anlamsız bir ızdıraptır. Varlık yokken kötü olan hiçbir şey yoktu. Ne zamanki varolduk ve düşünmeye başladık, kötü olan her şey iyiyi yoketti. Her şey değersizleştirildi, var olan herkes acı çekti. Varlığın anlamını sorgulamadan ve bilmeden herkes yanlışın ve kötünün peşinden gitti. Ve herkes kendi anlamsızlaştırdığı varlığı yoketme yolunda ilerliyor. Biz, varlığı sorgulayan ve farkındalığa sahip insanların aklındaki tek soru ise: "her şey böyle olacaksa, varlığın anlamı neydi?"
Bir nihilist dünyaya, yaşama ve varlığa sırt çevirmiştir. Her şeyin yalnızca bir hiç olduğunu benimsemiştir. Ulaşabileceği en uç mertebeye, gerçek aydınlanmaya ve farkındalığa hiçlikle ulaşmıştır. Tüm egosunu, korkularını, hırslarını, umudunu tüketmiştir. Her türlü dayatmayı reddetmiş ve gerçek benliğine ve özgürlüğüne ulaşmıştır. Hiçliğin ışığında kendi gerçeklerini ve doğrularını yaratmış, geri kalan her şeyin karşısında olmuştur. Bir nihilist, olması gereken kişi olmuştur.
Devrim yapmak mı? Dünyayı yöneten güç odakları ve onlara bu gücü veren, her şeyden habersiz bir şekilde asalakça onların istediği gibi yaşayan insanların cefasını çekmek bize düşmez. İnsanlık kendi acı sonunu kendisi çiziyor. İnsanlığın hırsları, dünyaya olan bağlılığı, kurulu düzene göre yaşamaları ve bu yüzden birbirlerini katletmeleri, evreni yoketmeleri aydınlanmış bir nihilistin sorunu değildir. Çünkü o zaten hiçliği benimsemiş ve dünyadan, yaşamdan ve varlıktan umudunu bitirmiştir.
Dünyayı ele geçirmek, tüm insanlığı yönetmek isteyen şeytani ve asalak insanlar amacına ulaşamayacaklar. Onların tek yapabileceği hırslarına yenik düşüp yaşadıkları evreni yok etmek olacaktır. Güç onların elinde oldukça ve insanlar hiçbir şeyin farkına varmadan yaşadıkça dünya üzerinde yaşamın yok olması tek son olacaktır. Düşüncelerimizle aydınlatamadığımız insanlık, bizim söylediğimiz şekilde hırslarına yenilerek kendilerini ve dünyayı yok edeceklerdir.
Bilimi, felsefeyi, sanatı ve bunları yaratan düşünme gücünü dünya hırsı için, hükmetmek için kullandı insanlık. Kendi yarattığı değer yargılarını çıkarlarına göre şekillendirdi. Sömürüye dayalı düzeni yeryüzünde hakim kıldı. Sömürüye dayalı medeniyetler yarattı. Kendi kaderini kendisi çizdi ve şimdi büyük bir yıkıma doğru adım adım ilerliyor. Tüm bunları düşününce, düşünme yeteneğinin dünyaya ve insanlığa ne yararı olduğunu sorgulamak ve gereksizliğini kavramak ne acı!
İnsanlığın sonu olacak yıkım hiç olmadığı kadar yakın. İnsanlığın hırsları ve birbirini yok edebilme gücü tüm dünyayı toz edecek kadar büyüdü. Sömürünün doruk noktasına vardığı düzen, onun medeniyeti, düşmanı olan bizler tarafından değil bizzat düzen sahipleri tarafından kendi hırslarıyla yok edilecek. Anarko nihilizmin mutlak zaferini bizzat kendileri ilan edecek. Dünyadan vazgeçememiş, hiçliği benimseyememiş, gerçeklerden bihaber insanlık için işte o zaman artık her şey çok geç olacak.
Sembolü şeytan olan ve dünyayı yöneten bir grup insan, en büyük güçleri olan düzen aracılığıyla tüm insanlığa hükmetme sevdasında ilerliyorlar. İnsanlık ise onların istedikleri gibi, dünya hırsına kapılmış bir şekilde bencilliklerinin doruğunda olarak, yönetildiklerinin farkında olmadan birbirleriyle mücadele ediyorlar. Korkarım bu gidiş ne yönetenlere ne de kölelere güzel bir dünya getirmeyecek. Bu hırs dünyayı yok edecek ve bu yok oluşa kadar insanlığı süründürecek.
Dünyayı yönetenler dahil tüm büyük güç sahiplerinden en küçüklerine kadar herkes doğası gereği güçlerini göstermek isterler. İnsanlığa ben güçlüyüm mesajı vermek isterler. Yönetmekten, sömürmekten daha cazip olan bir şey varsa o da güçlü olduğunu herkese gösterebilmektir. Bu özellik en gizemli ve güçlü örgütlerin de içine düştüğü bir zaaftır
Dünya nihilizmin belirttiği acı sona doğru adım adım ilerliyor. İnsanlığın hırsları, onlara dünyayı yönetme şansı vermek yerine dünyayı yok etmeye doğru adım adım ilerliyor. Kendi yarattıkları medeniyeti yok etme yolunda ilerliyorlar, yaşadıkları doğayı kirletiyor ve yaşanılamaz bir yer haline getiriyorlar. Tüm insanlık hırsları yüzünden acımasız bir hayatı yaşıyor.
Ve ne yazık ki doğanın güç istencine dayalı kanunları onların hırslarını tetikliyor, sorgulamamaları, hiçliği benimsememeleri ve dünyadan vazgeçmemeleri çözümü imkansız kılıyor.
Eğer yeryüzündeki tüm yalanları açığa çıkarmak istiyorsak gizli olan her şeyi açıkça ve korkmadan konuşabilmeli, sır adı altında gizlenen yalanları bir bir ortaya çıkarmalıyız. Hiçbir "sır" kalmamalı ve tüm gerçekler açıkça konuşulmalı. Ancak bu şekilde yalanlar ve kirli işler ortaya çıkarılabilir, tüm bunların arkasında insanlığın var olduğu ve dünyanın sanıldığı kadar gizemli ve karmaşık bir yer olmadığı anlaşılır.
Düzenin sahipleri gerçekleri bilmeyenler için olayları basitleştirirler ki merak edip sorgulamasınlar. Peki bilenler için? Onlar için gerçekleri ve olayları olabildiğince mistikleştirirler ki her şeyi gözlerinde büyütsünler ve gözleri korksun. Ancak bir nihilist, aydın bir insan mistik saçmalıklara inanmaz. Her şeyin arka yüzündeki sebep sonuç ilişkilerini ve tüm bunların insan ürünü olduğunu bilir.
Nedir yaşam? Dayatmaların etrafında şekillenmiş, düzenin devamını sağlamak ve tanrının egosunu tatmin etmek için kölelikle geçirilmiş bir saçmalık mı? Sonucunda kaybetme ve ölüm korkusuyla geçmiş, kölelikle heba olmuş bir ömür. Yaşam size kalsın hiçlik ve özgürlük bana.
Dünya tanrının acı bir şakası gibi. Bir şeyi ne kadar çok seversen senden o kadar uzaklaşır. Bir şeyi ne kadar çok istersen olması o kadar imkansızlaşır. Ne kadar iyi bir insansan o kadar ezilirsin ve kötüler daima bu adi dünyada kazanan olurlar. Keyif veren her şey zararlıdır. Ve daha niceleri insanları çıldırtmak için koyulmuş insanlara karşı kurallar silsilesi.
Dua belki de insanların en büyük yanılgılarından biridir. Her şeyin sebep sonuç ilişkisine göre şekillendiği dünyada bir ilahi güçten yardım bekler ve boş yere kendilerini umutlandırırlar. Ancak ne yazık ki o ilahi güç asla onların dünyalarına elini uzatmaz.
İnsanların tamamı korkaktır. Tanrının ve düzenin dayatmalarını kabul eder ve hayatlarını ona göre şekillendirirler. Bunun sonucunda da kaybetmek ve ölümden korkarlar. Başkalarının belirlediği bir yaşamı yaşar ve ölürler. Benliklerine ve özgürlüklerine asla kavuşamaz, sıradan ve korkak bir insan olmaktan öteye gidemezler.
Gerçekçi ol, imkansızı isteme ki üzülmeyesin.
Bir için ulaşılmaz kelimesinin bir anlamı yoktur. Onun ruhu hiçlikle doymuştur ve ulaşabileceği en uç mertebeye ulaşmıştır. Bir gün her insan ölümle aydınlanacak, hiçliğe ulaşacak ancak yaşayan hiçler gibi özgür bir hayatları asla olmayacak..
Murat UZ